NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
حَفْصُ بْنُ
عُمَرَ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ رَاشِدٍ
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ مُوسَى
عَنْ عَمْرِو
بْنِ
شُعَيْبٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ جَدِّهِ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
رَدَّ شَهَادَةَ
الْخَائِنِ
وَالْخَائِنَةِ
وَذِي
الْغِمْرِ
عَلَى
أَخِيهِ
وَرَدَّ
شَهَادَةَ
الْقَانِعِ لِأَهْلِ
الْبَيْتِ
وَأَجَازَهَا
لِغَيْرِهِمْ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
الْغِمْرُ
الْحِنَةُ
وَالشَّحْنَاءُ
وَالْقَانِعُ
الْأَجِيرُ
التَّابِعُ
مِثْلُ
الْأَجِيرِ
الْخَاصِّ
Amr b. Şuayb'in
dedesinden şöyle dediği rivayet olunmuştur:
Rasûlullah, (emanete)
hiyanet eden erkek ve kadın ile kardeşine kin besleyen kimsenin şahitliğini
kabul etmedi (ği gibi, geçimini temin etmekte) bir ev halkına bağımlı olan
kimsenin şahitliğini de reddetti. (Fakat bu kimsenin, bağımlı olduğu aile
halkından) başkasının lehine yaptığı şahitliği geçerli saydı.
Ebû Dâvûd dedi ki:
(Metinde geçen) "el-gimru" ya da "hinne" kelimesi
-"eş-şahnâü" kelimesiyle eş anlamlıdır. el-Kâni' kelimesi de (bir
kimsenin kendi işinde ücretle çalıştırdığı) "e!-ectrü'l-hass" gibi,
(kişinin kendi işine ve emrine bağlı) ücretli kimse demektir.
İzah:
Tirmizî, şehadât; İbn Mâce,
ahkâm; Ahmed b. Hanbel, II, 204, 208, 225.
Bu hadis-i şerifte Hz.
Nebi'in şu üç kişinin şahitliklerini kabul etmediği ifade buyurulmaktadır:
1) Hainler,
2) Din kardeşine kin
besleyenler,
3) Özel kişilerin
emrinde ücretle çalışan kimseler.
1- Hainlerden maksat,
sadece insanlara ait emanetlere hiyanet eden kimseler değildir.
"Ey iman edenler,
Allah'a ve Rasûlüne hainlik etmeyin; bile bile kendi emanetlerinize hainlik
etmiş olursunuz."[Enfâl 27] âyet-i kerimesinde Allah'a ve Rasûlüne ait
emanetlere riayet etmeyen kimseler de hainlikle vasiflandınldığı-na göre,
hadisimizde geçen hainlik kelimesinin kapsamına insanlara ait emanetlere
riayet etmeyen kimseler girdiği gibi Allah ve Rasûlüne ait emanetlere riayet
etmeyen kimselerin de girmesi gerekir.
2- Din kardeşine kin
besleyenler. İbn Rüşd'ün açıklamasına göre, "Kişinin düşmanı aleyhine
yaptığı şahitliğin, caiz olup olmaması ulema arasında ihtilaflıdır. İmam Mâlik
ile İmam Şafiî'ye göre, bu şahitlik geçersizdir. İmam Ebû Hanîfe'ye göre ise
geçerlidir."[Bk.Bidâyetü'l-Müctehid Tercemesi, II, 597.]
Hanefî fıkıh
kitaplarından el-Gunye isimli eserde şöyle deniyor: "Dünyevî bir sebepten
dolayı düşman olan kimsenin şahitliğine gelince; bu şahitlik, düşmanlığı onu
fıska götürdüğü, kendisine bir menfaat sağladığı, ya da kendisini bir zarardan
koruduğu kesin olarak bilinmedikçe kabul edilir. Aksi taktirde kabul edilmez.
Çünkü sahibini fıska iter, fısk ise sahibinden adaleti bir başka ifadeyle
şahitliklik ehliyetini kaldırır. Ancak bu düşmanlık dinî sebepler yüzünden ise
şahitliği kabul edilir."[Ek. el-îhtiyâr Tercemesi, 139.]
Bu mevzuda İbn Âbidin
şöyle diyor: "Şahitliği kabul edilen ve edilmeyenden maksat, hâkimin,
şahitlikleri üzerine hüküm vermesi vacip olanlar veya olmayanlar demektir.
Mahkemede şahitliği sahih olan veya olmayanlar demek değildir. Çünkü fasık bir
insanın şahitliği sahihtir. Fakat Yakub Paşa'nın da belirttiği gibi, musannifin
da benimsediği görüşe göre, fasıkm şehadeti sonucu hâkimin buna dayanarak karar
vermesi vacip değildir."[Bk. Savaş Mehmet, İbn Âbidin Terceme ve Şerhi,
XII, 476.]
Hanefî fıkıh
kitaplarında açıklandığı üzere şu kimselerin şahitliği kabul edilmez:
1. Âmâlar.
2. Anne ve babalar.
Bunların çocukları lehine yapacakları şahitlikleri kabul edilmediği gibi,
torunları lehine yapacakları şahitlikleri de kabul edilmez. Çocukların da
anne-babalan ve yukarı doğru dede ve nineleri lehine yapacakları şahitlikler
kabul edilmez.
3. Bir kimseye zina
iftirasında bulunan ve bu yüzden hadd cezasına çarptırılan kimseler.
4. Karı kocanın
birbirleri lehine yaptıkları şahitlikler.
5. Ortaklıkları ile
ilgili bir davada, ortağı lehine şahitlik yapan ortaklar.
6. Kendilerini
kadınlara benzeterek âdi işler yapanlar.
7. Ölü arkasından bağırıp
çağırarak ağlayanlar ve insanlara şarkı söyleyenler.
8. Eğlenmek için
devamlı şarap içenler.
9. Kuşlarla oynayıp
eğlenenler.
10. Hadd cezasını
gerektiren büyük günahlardan birini işleyenler.
11. Faiz yiyenler.
12. Satrançla kumar
oynayanlar.
13. Hamama peştemalsiz
olarak çıplak girenler.
14. Sokakta giderken
bir şey yemek ve yol üzerine abdest bozmak gibi hafif işler yapanlar.
15. Selefe şovenler.
16. Zımmîye şahitlik
eden müste'menler.[Bk.el-îhtiyâr Tercemesi, 139.]
3- Mevzumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerifte Rasûl-i Ekrem Efendimizin, bir kimsenin lehine şahitlik
yapan özel işçisinin şahitliğini de kabul etmediği ifade edilmektedir.
Mavsılî, el-İhtiyar isimli eserinde bu hükmü şöyle ifade ediyor:
"Bir kimsenin
hususi işçisinin kendisine şahitlik yapması kabul edilemez."